Powered By Blogger

26 Ağustos 2011 Cuma

DR.OTTO YATAK SAĞLIK KÖŞESİ UYKU HASTALIKLARI - 3

HUZURSUZ BACAK SENDROMU
Huzursuz bacak sendromu genellikle gece yatmadan önce bacaklarda hissedilen, hastaların tam olarak isimlendiremedikleri rahatsızlık verici bir histir. Bacağın herhangi bir yerini etkileyebilir. Bacakları hareket ettirmekle veya yataktan kalkıp yürümekle yakınmalar azalabilir.Hastaların çoğunda huzursuz bacak sendromunun sebebi bilinemez. Genellikle ailede benzer yakınması olan başka bireyler de vardır. Hamilelik, kronik hastalıklar, kafeini fazla tüketmek ve anemi bu hastalık ile ilişkili olabilir.Herhangi bir test ile tanısı konamadığı için tanısı ancak uyku merkezleri hekimleri tarafından konur, sebep olabilecek durumlar araştırıldıktan sonra bir tedavi belirlenir.Hafif derece hastalıktan yakınan hastalar için huzursuz bacak sendromu uyku merkezi öncesinde hekimler tarafından yaşam şekli değiştirme, sıcak banyo yapma, bacak masajı, sıcak termofor uygulaması, egzersiz ve kafeinli içeceklerden uzak durmak semptomları azaltabilir. Ağır derece hastalar için ise bazı ilaçlar etkili bir tedavi sağlar.
http://www.drotto.com.tr/ 

DR.OTTO YATAK SAĞLIK KÖŞESİ UYKU HASTALIKLARI - 2

NARKOLEPSİ
Narkolepsi sebebi bilinmeyen yoğun uykululuk ve katapleksi (heyecen, korku, sevinç gibi duygulanımlar ile bayılma atağı) ile karakterize bir klinik tablodur.Narkolepsinin dört klasik bulgusu vardır:
  • Gündüz aşırı uyku hali: Narkolepsinin temel karakteristiklerindendir. Tahmin edilemeyen, önlenemeyen ve gün içinde defalarca tekrarlayabilen bir durumdur.
  • Katapleksi: Katapleksi kas fonksiyonlarının ani kaybıdır. Genellikle aşırı heyecen, korku, sevinç gibi duygulanımlar ile bayılma atağı şeklinde kendini gösterir. Birkaç saniye ile birkaç dakika arasında kendiliğinden düzelir.
  • Uyku paralizisi (felci): Diğer bulgular kadar sık değildir. Uykuya dalıyorken veya uyanıyorken hareket edememek ve konuşamamak şeklinde kendini gösterir.
  • Hipnagogic halusinasyon: Uykunun başlangıcında REM uykusu ile ilişkili olarak görsel imajların hasta tarafında algılanmasıdır.
Narkolepsi tanısı içinm iki ayrı test yapmak gerekmektedir. İlk olarak bir polisomnografi (uyku testi) 'yi takiben çoklu uykuya geçme testi denebilecek multipl sleep latency test (gündüz uyku testi).Narkolepsinin bilinen tam iyileşme sağlayıcı bir tedavisi olmasa da belirti ve bulguları tedavi etmek için değişik yöntemler ve ilaçlar vardır.Narkolepsi erkekleri kadınlara oranla daha sık etkiler.
 http://www.drotto.com.tr/

DR.OTTO YATAK SAĞLIK KÖŞESİ UYKU HASTALIKLARI -1

İNSOMNİ ( UYKUSUZLUK)
İnsomni en sık karşılaşılan uyku problemidir. Uyuyamamak veya uykudan anormal saatlerde uyanarak uykuyu sürdürememek ile karakterize bir durumdur. Kadınlarda ve yaşlılarda daha sık görülmekle birlikte her yaşta ve her iki cinste de görülebilmektedir.Uykusuzluktan yakınan kişiler değişik belirti ve bulgular ile başvurabilirler:
Uykuya dalmakta güçlük
Gece uykudan sık uyanma ve tekrar uyumakta güçlük çekme
Sabah çok erken uyanma
Dinlenmemiş uyanma
Uykusuzluk hastaları değişik derecelerde etkilemek ile birlikte tipik olarak hastalarda dinlenmemiş hissetme, huzursuzluk, anksiyete, gün içi yorgunluk hissi gibi yakınmalar vardır. Geçici veya hafif derece insomnide uyku süresi yetersizdir ve normal uyku süresi uyumalarına rağmen hastalar yeteri derece dinlenemediklerinden yakınırlar. Sosyal ilişkilerde ve iş yaşamında ya problem yoktur ya da hafif derece bir bozulma vardır. Geçici veya orta derece insomnide de uyku süresi yetersizdir ve normal uyku süresi uyumalarına rağmen hastalar yeteri derece dinlenemediklerinden yakınırlar. Sosyal ilişkilerde ve iş yaşamındaki bozulma daha belirgindir. Kronik (müzmin) veya ağır derece insomnide yetersiz ve dinlendirmeyen uykuya ek olarak sosyal ve iş ile ilgili fonksiyonlarda ciddi bozulma söz konusudur. Bazen tanısını koymak güç olsa da uykusuzluk çeken bireyler için çok sayıda tedavi seçeneği vardır. Geçici insomni rahatsızlık birkaç gün süreceği için tedavi gerektirmeyebilir. Kronik insomnisi olan hastalar mutlaka ilgili hekimler tarafından görülerek rahatlama tedavilerine ek olarak gerekli tedavileri de almalıdır.
Her 3 kişiden 1'i yaşamının bir döneminde uykusuzluktan yakınmaktadır.
Araştırmalar göstermektedir ki erişkinler gece ortalama 8-8,5 saat uykuya ihtiyaç duyarlar

http://www.drotto.com.tr/

Dr.Otto Yatak Sağlık Köşesi Uyku Bilgileri - 1

Ramazan’da Uyku Düzenine Dikkat

Tüm Uyku Teknisyenleri Derneği (TUTDER) Başkanı Okay Erözgün, oruç tutanların uyku düzenlerinde değişikliklerin ortaya çıktığını belirtti, ”İftardan sonra uyarıcı özeliği olan çay, kahve ve sigara tüketiminde aşırıya kaçılmaması gerekir” dedi.

İftardan sonra bitki çaylarının tüketilmesini öneren Erözgün, Ramazan ayında oruç tutan kişilerin sahura kalkmaları nedeniyle uyku düzenlerinde bir takım değişimlerin yaşandığına dikkati çekti. Sahura kalkan kişilerin uykuya dalma sürelerinin uzadığını ve toplam uyku sürelerinin azaldığını ifade eden Erözgün, gece uykusunda ortaya çıkan olumsuz değişiklikler nedeniyle insanların sabahları yorgun olarak uyandıklarını söyledi.

Uykunun insanların hayati fonksiyonlarını tümüyle etkilediğine işaret eden Erözgün, ”Uyku, cinsellikten tutun da düşünmeyi ve çalışmayı da etkisi altına alıyor. Uyku hayatın bütün düzenini etkiliyor. Bu nedenle de uykuya çok değer veriyoruz ama Türk milleti olarak uykuyu çok bilinçsiz yaşıyoruz. Yatak odasında televizyon izlerken uyuyoruz, salonda uyuyoruz, gece yemek yedikten hemen sonra uyuyoruz. Bir şekilde uyku düzenini almadan, sabah yorgun bir şekilde hayata devam etmeye çalışıyoruz. Bu da gün içinde bütün işlevleri etkiliyor. İnsanlar bu nedenle daha sinirli oluyor” dedi.

”Sahurdan sonra uyumamaya gayret gösterin”
Erözgün, 30 yaşın üzerindeki bireylerin günde en az 6 saat uyumaları gerektiğini belirterek, uyunacak ortamın serin ve karanlık olması gerektiğini bildirdi. Ramazan’da uyku düzeninde bazı değişiklikler yapmak gerektiğini vurgulayan Erözgün, şunları kaydetti:

”Ramazanda sahurdan sonra uyumamaya gayret gösterin. Sahurdan sonra uyunup tekrar kalkıldığında bütün ritm bozulmuş oluyor. Bu da 10. gün sonunda etkisini göstermeye başlıyor. İnsanların bütün fonksiyonları değişmiş oluyor. İnsanların Ramazanda daha dikkatli olmaları gerekiyor, daha hafif yemek yenilmeli, iftardan sonra ve uyumadan önce en az 1 saat dinlenilmesi gerekiyor. Ramazan ayında oruç tutan kişilerin uyku düzenlerinde bir takım değişiklikler ortaya çıkıyor. İftar saatinden sonra uyarıcı özelliği olan çay, kahve ve sigara tüketiminde aşırıya kaçılmaması, bitki çaylarının tüketilmesi gerekiyor. Ramazanda normal uyku saatinden 1 ya da 1,5 saat önce yatılması gerekiyor.”

Horlama ve buna eşlik eden nefes durmaları bulunan uyku apne sendromu olan hastaların Ramazan ayında risk altına girdiklerini anlatan Erözgün, apne sendromu olan hastaların iftar ve sahurda dikkatsizce ağır yemek tüketmesinin, bu kişilerin uyku döneminde hayati riskler ortaya çıkarabileceğini savundu.

Yemek yedikten kısa bir süre sonra uykuya dalan apne sendromlu hastalarda üst solunum yolu kaslarının iyice gevşediğini ve hava pasajını kapattığını ifade eden Erözgün, ”Bu sebeple horlama şiddeti artmakta ve nefes durmalarının (apne-hipopnelerin) sürelerinde uzama ortaya çıkmaktadır. Nefes durmalarının uzaması, kandaki oksijenin de daha fazla düşmesine sebep olarak hastaların kalp ve damar hastalıkları yönünden riske girmelerine yol açmaktadır. Horlama yakınması olup, sabahları yorgun ve baş ağrısı ile uyanan kişilerin Ramazanda mideyi yormayan hafif gıdalar tüketmeleri, sahurda aşırı düzeyde yemek yememesi, sahur sonrası tekrar uyumak için yatmaması, gün içerisinde kısa süreli de olsa uyunmaması gerekiyor. Tok karnına asla uyumayın” şeklinde konuştu.

4 Ağustos 2011 Perşembe

İNGİLİZ UZMANLARDAN İYİ UYKU İÇİN 10 ÖNERİ

 Uykusuzluk günümüzde küresel bir sorun haline geldi. İngiliz basınında yer alan haberde, son araştırma sonucunun İngilizlerin yüzde 50'sinin her gece 6 saatten az ve yüzde 18'inin de 5 saatten az uyduğunu gösterdiği kaydedildi. İngiltere Edinburgh Uyku Merkezi'nden doktorlar yetersiz uyuyanların dörtte üçünün sabahleyin kalktıktan sonra güçsüzlük hissettiğini ve dörtte birinin de yorgunluktan dolayı iş yerlerinden erkenden ayrılmak zorunda kaldığını ileri sürdü. Bu nedenle doktorlar yeteri kadar uyuyamayanlara 10 öneride bulundu. 1. Az, ancak sık yemek yemek.     Uzmanlar, uykusuzluk çekenlerden bazılarının sabaha karşı saat 3 civarında uyandığını ve bunun da kandaki şeker seviyesinin düşmesi ve vücudun adrenalin salgılamasından kaynaklandığını belirtti. Bu nedenle uzmanlar gündüz vaktinde kandaki şeker seviyesini istikrarlı tutmak için her üç saatte biraz yemek yenmesi ve yatmadan önce acıkma hissedildiğinde de biraz yulaflı bisküvi yenmesini önerdi. 2. Cep telefonunu kapatmak.     Telefon açmak veya mesaj çekmek insanı heyecanlandırdığı gibi uykusuzluğa da neden olabilir. Bu nedenle acil işlerin olmadığında gece cep telefonunun kapalı tutulması öneriliyor. 3. Beyni temizlemek.    Yatağın başucunda kalem ve kağıt bulundurun ve düşündüklerinizi gerektiğinde kağıda yazın. Böylece rahatlıkla uykuya dalabilirsiniz. 4. Ninni dinlemek.     Yatakta ninni dinlemenin uyku ortamına hazırlanmanıza ve bu da bir an önce uykuya dalmanıza yardımcı oluyor.
5. Düzenli bir yaşam.Düzenli bir yaşam uykunun düzenli olmasına yardımcı olur. 6. Fazla sıcak olmayan suyla banyo yapmak.Yatmadan önce sıcak suyla yapılan banyo, alınan duş vücut ısının geçici olarak yükselmesini sağlar ve bu da uykuya olumsuz bir etki yapar. Bu nedenle vücut ısısına yakın sıcaklıktaki suyla yapılan duş, ya da banyo, daha kaliteli bir uykuya yardımcı oluyor. 7. Derin nefes almak. 5 saniye nefes almak ve daha sonra nefesi 5 saniye tuttuktan sonra vermek ve bunu üç kez tekrarlamak. Bu hareket beyninin bir an önce sakinleşmesini sağlar. 8. Gece bilgisayarda oyun oynamamak. Oyunlar sırasında ekrandaki parlak ve renkli görüntüler insanı heyecanlandırır ve bu da beyninin sürekli heyecanlı kalmasına neden olur. 9. Ayakları sıcak tutmak. Ayakları sıcak tutmak, kaliteli bir uykuya elverişli zemin hazırlar. 10. 20 dakika kuralına uymak.
Yatakta 20 dakika kaldıktan sonra yine uyuyamıyorsanız, o zaman yataktan kalkıp, uykunuz gelinceye kadar başka işlerle uğraşabilirsiniz.

Dr.Otto Yataktan Uyku Önerileri

Az ya da çok uyumak ömrü kısaltıyor mu? En sağlıklı uyku kaç saat?

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Arslan, uykunun bağışıklık sistemini şarj ettiğini belirterek, 8 saatten az uyuyanların bağışıklık sisteminin,
8 saat ve üzerinde uyuyanlara göre daha zayıf olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Arslan, insanın ömrünün üçte birinin uyuyarak geçtiğini, uykunun ruhsal, zihinsel, bedensel sağlık için oldukça gerekli bir fizyolojik süreç olduğunu söyledi. Uykunun önemli işlevlerinden birinin bağışıklık sistemine yaptığı katkı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arslan, ABD'deki Carnegie Mellon Üniversitesinde bu yıl başında yapılan araştırmada, 7 saatten az uyuyan deneklerin, 8 ve daha fazla saat uyuyanlara göre 3 kat daha sık enfeksiyona yakalandığını saptadıklarını bildirdi. Prof. Dr. Arslan, uykunun kalitesizliğinin, sık uyanmalar ve uyku latansındaki uzamanın, soğuk algınlığına yakalanma olasılığını 5 kat artırdığının belirlendiğini ifade ederek, ''Bu ilk bilimsel kanıt, hafif bir uyku yetersizliğinin dahi vücudun enfeksiyonlara reaksiyonunu etkileyebileceğini göstermiştir'' dedi.

AŞI BİLE UYKU OLMADAN SONUÇ VERMİYOR

Canlılar üzerinde uykunun önemine dikkati çeken Prof. Dr. Arslan, şöyle konuştu:

''Uyku bağışıklık sistemini şarj ediyor. 8 saatten az uyuyanların bağışıklık sistemi, 8 saat ve üzerinde uyuyanlara göre daha zayıf. Örneğin 10 gün uyumayanlarda bağışıklık sistemi zayıfladığı için bağırsaklarda bulunan endojen maddeler kana geçmekte ve enfeksiyon nedeniyle ölümlere neden olmaktadır. Bu da uykunun ne kadar gerekli olduğunu gösteren verilerden bir tanesidir. Grip, hepatit aşısı sonrasında yeterli derecede uyumayan kişilerde kanlarında bu aşılara karşı oluşan antikorların yüzde 50 azaldığı bulguları var. Yani yeterince uyumazsak, aşılansak bile bedenin bağışıklık sistemi yarı yarıya düşmektedir.''
''AZ YA DA UZUN UYUMAK ÖMRÜ KISALTIYOR''

Uyku esnasında vücudun dinlendiğini, kan akışının yavaşladığını, toksinlerin azaldığını kaydeden Prof. Dr. Arslan, İsviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmalarda az ya da çok uyumanın insan ömrünü kısalttığını tespit ettiklerini bildirdi.

Prof. Dr. Arslan şöyle devam etti:

''İnsanlar ortalama 8 saat uyumalı. Dikkat edilirse geceleri uyuyamayan kişilerin hastalığa yakalanma riskinin daha yüksek olduğu görülebilir. Gece çok geç yatmak sağlığımız için oldukça zararlı. Uzun uyku da kısa uyku da insanın ömrünü kısaltıyor. Günde 5 saat uyuyanların da 8 saatten fazla uyuyanların da ömrü daha kısa oluyor. Bu İsviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaların sonucudur.

Uyku tekdüze bir süreç değil. Bir derin uyku, bir yüzeysel uyku var. Derin uyku, bağışıklık sistemini destekleyen hormonların salgılandığı 23.00 ile 03.00 arasındaki uykudur. Bu arada alınan uyku, vücudun en çok ihtiyaç duyduğu uykudur. Ben saat 04.00'te yatayım 8 saat uyuyayım demek bu süreçteki uyuma kadar etkili değildir. Yüzeysel olarak 6 saat uyumaktansa 3 saat bile derin uyunsa bu daha faydalıdır.''http://www.drotto.com.tr/

DR.OTTO YATAKLARINDAN SAĞLIKLI YAŞAM ÖNERİLERİ

Sağlıklı olmak, insan mutluluğunun öncelik taşıyan bir öğesidir. Sağlık genellikle kendiliğinden var olan bir durum olarak algılanır. Oysa sağlıklı olma uğrunda çaba gösterilmesi gerekir. Hatta bugünkü bilgilerimiz bize bu uğraşın daha doğum öncesi dönemde başlaması gerektiğini göstermektedir. Doğal olarak bu aşamada yapılması gerekenler, anne ve babalara düşmektedir. Olaya nesillerin sağlığı olarak bakıldığında, sağlığın ve sağlıksızlığın nesiller boyunca aktarılabileceği görülür. Anne ve babalar genetik özelliklerinin yanı sıra kendi sağlıklarına gösterdikleri özenle bebeklerine sağlık aktarabileceklerini bilmelidirler.
Sağlıklı bir yaşam için alınması gereken önlemlerin pek çoğu günlük yaşamımızda  uygulamamız gereken küçük ve kolay çabalardan oluşur. Nerede olursa olsun günlük yaşamı düzenleyen bazı temel kuralların bilinerek uygulanması, sağlığın korunmasını ve diğer bireylerle paylaştığımız yaşamı kolaylaştırır. Bu kurallardan en önemli bazıları temizlik, sağlıklı beslenme, bedensel ve zihinsel çalışma, düzenli uyku, düzenli yaşam, sigara, alkol, uyarıcı ve uyuşturucu maddelerden uzak durma, kazalardan korunma, sorunlarla başa çıkmada doğru ve uygun yöntemler kullanmadır.
Çoğunlukla günlük çabalarda hedefin mutluluk olduğu varsayılır. Oysa altta yatan asıl neden güvenlik duygusudur.  Çünkü hayatta kalmayı sağlayan en ilkel dürtü korkudur ve güvenlik duygusu korkunun yatıştırılmasıyla ortaya çıkar. Kendimizi güvende hissedebilmemizin ilk koşulu ise bilmektir. Ancak bildiğimiz şeyi, bildiğimiz kadarı ile kontrol edebiliriz. İkinci basamaksa bilginin eyleme dökülmesidir. Bilgimizi davranışımıza yansıtamıyorsak bu bilgi bizim için huzursuzluk kaynağı olmaktan öteye geçemez. Bir sonraki aşama ise paylaşarak çoğaltma, yandaş oluşturmadır. Bunun için bilgimize dayanan doğru bulduğumuz davranışı kurallaştırmaya çalışırız. Toplum içindeki pek çok kural bu yolla oluşmuştur. Zaman içinde altta yatan bilgi evrimleştikçe kurallar da değişecektir.
http://www.drotto.com.tr/